Akrep ile Kurbağa
Bir gün kara bir akrep yolculuğa çıkmıştı.Yolu epeyce uzundu, yorgundu ve acıkmıştı.Bir dereye rastladı; uzun, geniş bir dere Bir yerlerden geliyor, gidiyor başka yerlere.Karşıya geçmek için uygun bir geçit gerek Aradı, bulamadı; boydan boya gezerek.Şöyle büyük bir ağaç olsa dalları uzun Çıkar, yürür, geçerdi; varsın yorucu olsun.Ama yoktu ne yazık ne geçit, ne de köprü.Derken derede yüzen birkaç kurbağa gördü.Seslendi : “Arkadaşlar ! bakar mısınız lütfen ?”Dönüp onu görünce suya daldılar hemen.”Korkmayın, hiç bir zarar vermem hiçbirinize,Ne olur, bir dinleyin, diyeceğim var size.”O böyle yalvarınca içlerinden genç biriKafasını çıkardı, gözleri iri iri:”Akrep kardeş buyurun, diyeceğiniz nedir ?Yalnız çabuk söyleyin, işimiz aceledir.””Ne olursun kurbağa, çok zor bir durumdayım,İnan ki haftalardır bu uzun yolumdayım.Çok acele işim var, koşup ulaşmam gerek,Beni bekleyenlerle hemen buluşmam gerek.Beni sırtına al da karşıya geçiriver,Bu yorulmuş yolcuya bir iyilik ediver.””Ama Sayın Bay Akrep, çok korkarız biz sizden;Çıkıverirse sonra bir kaza iğnenizden ? “”Hiç olurmu a canım, ben öyle beter miyim ?Bana yardım edene kötülük eder miyim ?Hem sonra öyle bir şey yapacak olsam bileGitmez miyim seninle ben de suyun dibine ?”Böyle tatlı sözlerle kurbağayı kandırdı,Güvende olduğuna iyice inandırdı.Yüze yüze gelince suyun derin yerineKurbağanın ensesi takıldı gözlerine:Öyle parlak ve semiz, öyle iştah açıcı,Böyle av bulunur mu, bu kadar kışkırtıcı ?Sonunda duramadı, yaptı yapacağınıİğnesiyle felç etti kolunu bacağını.”Ne yaptın akrep kardeş ? Hem kalleş hem döneksin,Ama sen de benimle birlikte öleceksin.””Ne yapayım kurbağa, kötüler hep aldatır;Hem sen işitmedin mi ? «Huy canın altındadır»”.Sen de canım Oğuzhan, sakın kötüye kanma;Huyu kötü olanın sözlerinde aldanma…
Mesnevi masalları