Sevgili çocuklar, iyi yürekli mor menekşenin masalını yazılı ve sesli olarak iki farklı şekilde sitemize yükledik. Masalı dinlerken okumanızı tavsiye ediyoruz.
İyi Yürekli Mor Menekşe Masalını dinlemek için aşağıdaki Player tuşuna Tıklayınız.
Buyrun masalımızı okumaya,
İyi Yürekli Mor Menekşe
Çok çok eskiden belki de binlerce, yüz binlerce yıl önce bir dere kıyısında bir mor menekşe yaşarmış. Mor giysisinden dolayı bütün çevresindeki canlılar ona mor menekşe dediği için çiçekçikte zamanla asıl adını unutmuş. Aslında ne yalan söylemeli bu ad hoşuna da gidiyormuş. Yıllardan bir yıl havalar çok kurak gitmeye başlamış.
Gökyüzünde bir tek bulut bile yokmuş. Ama menekşecik pek sıcağın, susuzluğun farkında değilmiş. Çünkü selvi ağacı ona gölge yapıyor, derede kenarında yetişen bu çiçeği sevdiği için ona hep su veriyormuş. Ama uğurböceklerinin durumu çok kötüymüş. Çünkü hangi çiçeğe gitse yapraklarının üstündeki su damlacıklarından bir lokma içecek olsa hepsi kovuyormuş onu:
“Hadi çekil git oradan pis böcek! Biz sana çiğ damlacıklarımızı içirir miyiz hiç” diyorlarmış. Uğur böceğinin en ağırına giden de pis böcek denmesiymiş. Çünkü kara benekli al giysisini tertemiz tutarmış hep. Susuzluktan bitkin bir halde derenin kıyısına gitmiş. Ama öyle küçücükmüş ki su içerken hızla akan dereye düşüp boğulması içten bile değilmiş. Ama böcekçik yinede birkaç kez dereye eğilmiş, boşuna. Sonrada ağlaya ağlaya oracığa oturmuş:
“Eğer hiçbir çiçek bana su vermezse öleceğim” diye hıçkırıyormuş. Mor menekşe onun bu durumunu görünce öyle üzülmüş öyle üzülmüş ki yaprakları yürek biçimini almış. İşte bu değişiklik sırasında görmüş onu uğurböceği. Umutla yanına yaklaşmış:
“Bana olan sevgisinden yaprakları yürek şekline giren, iyi yürekli mor menekşe bana belki yardım edebilir” diye düşünmüş. Gerçekten de mor menekşe böcekçiğe çok yardım etmek istiyormuş. Ama yapraklarında bir tanecik bile su damlası yokmuş ki. Uğurböceği de onun yanına gelince bu acı gerçeği görmüş. Ama mor menekşenin gülen yüzünün çaresizlik içinde kalmasına da gönlü razı olmamış :
“Üzülme mor menekşe” demiş “Bana yardım etmek istediğini bilmek bile bana yeter çünkü öteki çiçekler beni yanlarından kovmuşlardı.” Mor menekşe o zaman biraz rahatlamış, rahatlamış ama böcekçiğin artık susuzluktan bayılmak üzere olduğunu görünce dereye seslenmiş : “Sevgili dere biraz yavaş akamaz mısın acaba?
Eğer böcekçik su içemezse ölecek!” Ama dere nasıl yavaş aksın, bu onun elinde olan bir şey değilmiş ki. Mor menekşede bunu biliyormuş. Onun içinde derenin:
“Özür dilerim ama yapamam ki, yavaş akamam ki” demesine kızamamış. Bu işi kendim çözümlemeliyim diye düşünmüş. Bütün gücünü toplayarak yürek şekline giren yapraklarını kıvırmaya başlamış.
Sonunda da başarmış. Şimdi mor menekşenin yaprakları tıpkı bir şeker külahını andırıyormuş. Mor menekşe sevinçle
“ Oldu işte şimdi bu külah gibi yapraklarımdan birini derenin suyuyla doldurabilirim!” diye bağırmış ve yaprağını suya sokmuş. Yine çıkardığında külah biçimindeki yaprağın içi suyla doluymuş. Uğurböceği bu suyu kana kana içmiş. Sonrada mor menekşenin yapraklarına bir öpücük kondurup teşekkür etmiş. İşte o gün bugündür mor menekşelerin yaprakları yürek şeklinde bir külaha benzer. “Menekşe yapraklarını neden mi eski biçimine sokmadı? Neden olacak susuz kalan böceklere, kelebeklere yardım etmek için tabi.” Yardım etmek ne kadar güzel bir duygu değil mi çocuklar.. Bu masalımız da burada bitti..