İşkembe Peşinde

hacivat-ile-karagoz
İşkembe Peşinde

(Hacivat, arkadaşını görmek için onun bahçesine gelmiştir.)

HACİVAT – Karagöz’üm merhaba, merhaba!…

KARAGÖZ – Buraya da mı geldin sivri sakallı baba!

HACİVAT – Efendim bahçede olduğunu söylediler de geçerken arkadaşımı bir göreyim dedim

KARAGÖZ – Köftehor sen benim yanıma boşuna gelmezsin!

HACİVAT – Canım tabii boşuna gelmem… Ya sana haber getiririm, ya senden bir haber alırım.

KARAGÖZ – Şimdi ne haber getirdin?…

HACİVAT – Öğlende acele dükkâna giderken seni çatıda gördüm. Sokakta mahalleli toplanmış sana bakıyordu.

KARAGÖZ – Eee, ne olmuş?…

HACİVAT – Merak ettim de doğrusunu senden öğreneyim istedim. Çatıda ne arıyordun?

KARAGÖZ – Pataklamak için seni arıyordum.

HACİVAT – Canım şakayı bırak, yine üzgün duruyorsun!

KARAGÖZ – Şimdi düzgün vuruyorum ama o zaman vuramadım.

HACİVAT – Kime vuramadın Karagöz’üm?

KARAGÖZ – Aaaah, hiç sorma Hacı Cavcav! Kahvaltıdan sonra iş aramaya gidiyordum ki…

HACİVAT – Aman efendim, sonra?…

KARAGÖZ – Kasap Ahmet Ağa seslendi. Kocaman bir koyun işkembesini bana parasız verdi.

HACİVAT – Desene Karagöz’üm bu akşam sizde mis gibi bir işkembe çorbası var!
KARAGÖZ – Alay etme işkembe suratlı!…

HACİVAT – Canım alay etmiyorum. Sonra?…

KARAGÖZ – Sonra şey işte… İşkembeyi getirip bahçede bir güzel temizledim. Aaaa?…

HACİVAT – Aman ne oldu?…

KARAGÖZ – Şöyle bir durup baktım ki mahallenin bütün kedisi, köpeği bizim bahçede… Etrafımı çevirmiş bana bakıyorlar.

HACİVAT – Hah hah hah, demek ki işkembe çorbasını onlar da çok seviyorlar.

KARAGÖZ – Derken hanıma seslendim. Geldi… Elimle uzatmamla işkembenin kaybolması bir oldu.

HACİVAT – Allah Allah?…

KARAGÖZ – İşkembe ağaçta! Hemen çıktım dallara, elimdeki uzun sopayı dürtükledik. Kedi düştü, işkembe asılı kaldı.

HACİVAT – Dalı salla Karagöz’üm!…

KARAGÖZ – Ben de öyle yaptım da işkembe düştü.

HACİVAT – Tabii hanım aşağıda, aldı mutfağa gitti.

KARAGÖZ – Hayır, bu sefer de uyuz bir köpek aldığı gibi sokağa gitti.

HACİVAT – Hah hah hah… Sen de peşinden!…

KARAGÖZ – Ben de peşinden, mahallenin çocukları da benim peşimden…

HACİVAT – Desene mahalleliye eğlence çıktı!

KARAGÖZ – Evlerin balkonları ve pencereleri de doldu. Alkışlayanları mı ararsın, yuh çekenleri mi!..

HACİVAT – İşler karışık… Sonra?…

KARAGÖZ – Sonunda köpeği bir köşeye sıkıştırdım. Aaaa!…

HACİVAT – Bu sefer ne oldu Karagöz’üm!…

KARAGÖZ – Ne olacak köpeği yakaladım ama ağzında işkembe yok! Bırakır mıyım Hacı Cavcav, bir baktım ki kara bir kedinin ağzında…

HACİVAT – Aman efendim, bir işkembe için bu kadar kepazelik yapılır mı?

KARAGÖZ – Bu kadar şempanzelik yapılmaz ama inat değil mi, işkembeyi alacağım.

HACİVAT – Pekâlâ alabildin mi?

KARAGÖZ – Bırakır mıyım, bu sefer de düştüm kara kedinin peşine. Neyse ki işkembe ağır geliyor da kedi hızlı kaçamıyor. Derken bizim çatıda işkembeyi ağzından aldım.

HACİVAT – Canım o işkembe de daha yenir mi?…

KARAGÖZ – Köftehor kim yiyecek?… Hayvanları hepsine bölüştürecektim ama tam çatıdan inerken… Kocaman kara bir karga elimden kapıp gitti. (Hacivat gider.)